İYİ hissetmek…

İçinde bulunduğumuz dönemde kötümserlik, karamsarlık, umutsuzluk oldukça yaygın durumdadır. Bunun etkisiyle birlikte günlük yaşamda çoğumuzun ağzından sıklıkla şu sözcükler dökülür: “kendimi kötü hissediyorum”.
Yaşam yolunda doğru bir yön bulmak ve kendini tanımak için bir araç olan felsefe ise bu durumda bizi sorgulamaya davet ediyor ve şunu soruyor: “Bilişsel ve duygusal süreçlerinin farkında mısın? Kendi kişilik unsurlarını tanıyor musun? Hangi durumlar seni mutsuz ediyor? NEDEN? Seni mutsuz eden şeyleri düzenlemek için bir şey yapıyor musun?…”
Gerçekten de günlük yaşamda kendimize dışarıdan bakıp kişiliğimizdeki tepkileri gözlediğimizde duygu durumlarımızın değişken olduğunu görürüz. Duygular çok çabuk değişir, geçicidir, fazla iniş çıkışlıdır ve bu durum bizleri yorar. Özellikle hayatını sadece bu değişken nitelikteki duygularına odaklayan kişiler için yaşamak daha da yorucu olur!
Nedenler üzerine çalışmaya başladığımızda ise şu ilkeyle karşılaşırız: Hislerimizin kalitesini ve niteliğini düşüncelerimiz belirler. Nasıl düşünürsek, öyle hissederiz! Yoğun ve olumsuz düşünceler aynı biçimde kişide olumsuz duyguları açığa çıkarır. Tam tersine olumlu, bilinç yükselten ve iyi nitelikteki fikirler ise iyi duygu durumları yaratır. Bize zarar veren şey, aslında dışarıda olan biten olaylar değil olaylara nasıl tepki verdiğimiz, bu olaylar hakkında edindiğimiz fikirlerdir. Bunu fark etmek, kişi için devrim niteliğinde bir değişimin başlangıcı olabilir!
Eğer zihinsel tavırlarımızı daha olumlu, daha berrak, daha güçlü bir hale getirebilseydik bu bizim duygularımıza da yansımış olurdu. Buradaki en temel nokta; herkesin farklı bir zihinsel akış şemasının olduğu, kişinin bir takım değişmez inançlarının, fikir kalıplarının ve otomatik düşüncelerinin var olduğudur. Peki ya zihnimizde kemikleşmiş olan bu kalıplar yanlışsa veya bazı inandığımız fikirler aslında bize uygun değilse? O zaman harekete geçme zamanı gelmiş demektir. Tıpkı içinde sürekli yaşadığımız bir odayı temizlemeye ihtiyaç duyduğumuz gibi zihinsel ve duygusal dünyamızın da arınmaya, temizlenmeye, buradaki kötü fikir ve hislerin ayıklanmasına ihtiyaç vardır. Konfüçyus’un dediği gibi “iyi bir eylem, iyi bir düşünceden daha faydalıdır”. Kendimizde bir değişim yaratma fikri iyidir ancak bunu eyleme dökmek, kararlılıkla yapmak çok daha iyi bir şeydir.
Zihin ve duygu tarlamıza iyi tohumlar serpmek; biraz sevgi, sabır, adalet, cömertlik, hoşgörüyü ekmek hepimiz için iyi bir başlangıç olabilir. Hayat patikasında ilerlerken bazen yolumuzu şaşırabiliriz. İşte o zaman ERDEMLER ve değerler doğru rotayı bulmakta bize yardım edecektir. Gerçekten hayatımızı doğru bir amaç ve ideal için yaşıyorsak iyi hissetmek zor değildir. Büyük deha Einstein’ın şu harika sözü çok ilham vericidir:  “Mutlu bir yaşam istiyorsan bir ideale bağlan, insanlara ya da eşyalara değil”.
Çiğdem ZÜLFİKAR
 

Hakkında aktiffelsefe

Rastgele

Ne Duymak İstersen

NE DUYMAK İSTERSEN Bir gün New York’ta bir grup iş arkadaşı yemek molasında dışarıya çıkarlar. …